1970’lerde, laboratuvarda yaşayan arıların ömrü yaklaşık olarak bir aydı. Ancak Scientific Reports dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, artık laboratuvar arıları en fazla 15 gün yaşıyor. Arılar gibi çevremiz için son derece hayati bir rol oynayan bir türün ömrünün kısalması, uzmanların endişelerini dile getirmesine neden oldu. Son zamanlarda arı popülasyonunda yaşanan global düşüş endişelendiriyor.
Son bulgular, bir araştırma ekibinin arıların farklı su türlerinde (deiyonize, tuzlu ve musluk suyu) nasıl beslendiğini araştırırken ortaya çıktı. Arıları sadece şeker şurubu yerine farklı su türleri ile beslemenin ortalama ömürlerini uzattığı tespit edildi. Ancak bu bulgulara katkıda bulunan araştırma sırasında ekip, modern bal arısının yaşam süresi ile 1970’lerde belgelenen yaşam süresi arasındaki şaşırtıcı bir fark buldu.
Maryland Üniversitesi’nden bir böcek bilimci ve araştırmanın baş yazarı Anthony Nearman, “Arıları yetişkin olarak ortaya çıkmadan hemen önce koloni yaşamından izole ediyoruz, yani yaşam sürelerini azaltan her şey bu noktadan önce oluyor” dedi.
Bal arıları, tozlaşmadaki rolleri nedeniyle çoğu ekosistemin ayrılmaz bir parçası. Tozlaşma, bitkilerin çoğalmasına yardımcı oluyor ve popülasyonların genetik çeşitliliğini koruyor. Nearman, “Bu, genetik bir bileşenin söz konusu olduğunu düşündürüyor” diyor ve devam ediyor: “Bu hipotez doğruysa, olası bir çözüme de işaret ediyor. Bazı genetik faktörleri izole edebilirsek, o zaman belki daha uzun süre yaşayan bal arıları üretebiliriz.”
Arılar tozlaşma için paha biçilmez; ancak böcekler böcek ilaçları, habitat tahribatı, hastalık ve kuraklık gibi iklim değişikliği ile ilgili faktörler tarafından öldürüyor. Hatta FDA, tüm kolonileri yok eden bakteriyel bir hastalığı engelleyebilmek için üç farklı antibiyotik türü bile üretti.
Arıların laboratuvarlarda tutulmasına yönelik 2000’li yıllarda geliştirilen standartlaştırılmış protokoller nedeniyle hayvanlara daha iyi laboratuvar muamelesi yapılmasına rağmen, böceklerin kısalan yaşam süresi endişe veriyor. Nearman, “Şartları daha iyi hale getirmiş olmamıza rağmen ölüm oranının ikiye katlanmış olması, şaşırtıcı” diyor.
Ekip bir sonraki adımda, Amerikan bal arılarının yaşam süresi eğilimlerini uluslararası arı kolonileriyle karşılaştıracak; farklılıklar varsa, belirli genetiğin, böcek ilaçlarının veya patojenlerin endişe verici eğilimi tetikleyip tetiklemediğini araştıracak.